Kur`an ve Tarihsellik Tartışmaları: Kur`an`ı tarih

Yıl:5 Sayı: 20 (Ekim - Kasım - Aralık)

Kur`an ve Tarihsellik Tartışmaları: Kur`an`ı tarih

Editörden
EDİTÖRDEN
Zamanın hızlı aktığı ve çok boyutlu değişimlerin kısa aralıklarla kendisini gösterdiği bu çağı anlam(landırm)ak, başta sosyal bilimler olmak üzere birçok disiplin için fazladan bir mesaiyi gerektirir olmuştur. Bu durum, böyle bir çağda geleceğe doğru projeksiyon geliştirmek için “an” ve “mazi”nin kapsamlı bir okuma ve anlama faaliyeti olarak “bugün”e dahil edilmesine de işaret etmektedir. Geçmiş ile bugün arasındaki mesafe ise değişimlerin hızı ve insanın bilgi müktesebâtı oranında açılıyor görünmektedir.
Modernlikle birlikte geleneksel olan her yönden anlamlandırma dizgesinin dışına çıkarken diğer yandan paradigmal değişimin sonucu olarak anlamlandırma ve konum problemi yaşanmaya başlanmıştır. Dolayısıyla geleneksel olanın bugünün sorunlarını çözme konusundaki yetersizliği daha çok faş olmaktadır. Daha da ötede tüm birikimlerin anlaşılır kılınması için yeni bir takım yaklaşım ve yöntemleri de gündemimize taşınması söz konusudur “Tarih”e yeniden dikkat çeken ve tartışma konusu olan yaklaşımlardan birisi de “tarihsel(ci)lik” şeklinde ajandadaki yerini almış görünmektedir.
Geçmişteki tüm metinler üzerinden konuşulma imkanı üretmekle birlikte tarihselcilik, evrensellik kavramıyla birlikte kutsal kitaplar ve dini metinler üzerinde hacimli tartışmalar üretmiş görünmektedir. Bu, hem dinsel metinlerin bugünkü konumu ve anlamı hem de dinin içinde yaşadığımız çağda aktüelliği ve hayatiyeti ile ilintilidir. Diğer yandan kutsal kitapların indirilmesi üzerinden geçen uzun tarihsel süreç, hem geçerlilik düzeyi hem de karşılığı bağlamında hazmedilmek için metinlere yeniden mercek geliştirilmesi zorunlu görünmektedir. Bilhassa post/modern zamanlarda “kutsal kitap”lara olan referansta zayıflamalar olması, kutsal metinlerin aktüelleşmesi çabalarında tarihsel(ci)liği de gündeme getirmektedir.
Batı’nın düşünce dünyasında kendi dinamikleri ve mentalitesi içerisinde tartışılan  tarihselcilik, İslam düşüncesinin çağdaş yönelimlerinde de kendisine yer bulabilmiştir. Fakat “dini hükümleri güncellemek” ile “dini hükümleri askıya almak” arasındaki geniş tayfta ve bir popüler taraftarlık şeklinde kavranan tarihselcilik-evrensellik kavramları gürültüler arasında boğulduğundan sağlıklı bir tartışma zemini bulamamıştır. Diğer yandan tarihselciliğe dair yaşanan tanım ve kavram kargaşası da meseleyi hem akademik hem de sivil düzlemde daha da karmaşıklaştırmış görünmektedir.
Böyle bir düşünsel kavşak ve geometride derginiz Yetkin Düşünce bu sayısında tarihsel(ci)lik-evrensellik tartışmalarını gündeme getirmektedir. Makale, söyleşi ve soruşturmaların yer aldığı böyle bir sayıya Kadir Canatan, Ahmet Keleş, Muhammet Özdemir, Recep Demir, Emrah Dindi, M. Yaşar Soyalan, Esat Arslan, Yusuf Yavuzyılmaz ve Şevket Kotan makaleleriyle katkıda bulunmuşlardır. Söyleşilerde ise Ömer Özsoy ve Mehmet Paçacı’yı konuyla ilgili tartışmalarda bulacaksınız. Yine soruşturma bölümümüzde sorun İlhami Güler, Burhanettin Tatar, Ahmet Keleş, Mustafa Aydın, Nihat Uzun ve Mevlüt Uyanık’ın yaklaşımlarıyla ele alınmaktadır. Ayrıca Burhanettin Tatar’ın bir konuşmasının metinleştirilmiş hali olan “Hermenötik Düşünce ve İlahiyat(çılık)” isimli yazısı da meselelere bir açılım sağlamaktadır.
Bu sayıda dosya dışında Şankıti’den iki makale bulacaksınız. İlki, geçen sayımızda ilk bölümünü okuduğunuz “Laik Olmayan Bir Demokrasi” başlıklı yazısının devamı; ikincisi ise “Çözüm Halep’tir” Suriye’nin durumu ve geleceği ile Türkiye’nin Suriye politikasına dair tepit ve öneriler içeren makalesi. Kültür-Sanat bölümünde ise, Mana Yayınları’nın da “Başarı Ödülü”ne layık görüldüğü ve ülkemizden birçok mütercimin çeviri ödülü kazanmış olduğu, Katar’da düzenlenen “Şeyh Hammad Çeviri Ödülü”nü konu alan bir yazı var. Titiz yayıncılık niteliğini tescilleyen bu ödül, Mana Yayınları’nın motivasyonunu hiç kuşkusuz yükseltecektir. Kitap kritiklerinde ise üç yazı göreceksiniz. Necmettin Yılmaz, Sevil Türkyılmaz ve Zehra Öğüt’ün dosya ile ilgili kitap kritikleri bize bir çerçeve sunmaktadır. Katkı yapan tüm hocalarımıza teşekkürlerimizi arz ederiz.
Dergimizin bu sayısını çıkarma aşamasında iken takvimler 06 Şubat 2023, 04.17’yi gösterdiğinde Türkiye büyük bir deprem yaşadı. Yaklaşık on ilde direkt yıkıcı sonuçları olan bu depremle halkımız derin bir acı yaşadı. Türkiye insanının kendi içindeki büyük sevgi dolu dayanışması bu yaraların sarılması ve acıların hafifletilmesi için en önemli teselli olarak görünmektedir. Cenab-ı Allah’a böyle bir afetten Türkiye’yi ve tüm insanlığı muhafaza buyurması için dua ederken, yeniden “kendi”miz üzerine düşünmemiz gerektiğinin kuvvetle altını çizmektedir. Tüm Türkiye’ye geçmiş olsun.
Derginiz Yetkin Düşünce sizlerin sahip çıkması ve gücünüzle güçleneceğinin bilinciyle motivasyonu yüksek ve içeriği kuvvetli sayılarla karşınıza gelmektedir. Her sorun, onu aşma cehdi ve teşebbüsüyle çözüm bulabilir. Derginiz Yetkin Düşünce ilk günkü heyecanından bir şey kaybetmeksizin ve sorunlarımızı açıklıkla geniş açıdan tartışma yapma mentalitesini korumakta; her yaşanan olayın içerikli düşüncelere çevrilmesi noktasında katkı sunmayı bir görev bilmektedir.
Derginiz Yetkin Düşünce 2023 yılında ilk sayısını bu yaşadığımız serencam dolayısıyla “deprem ve afetler” konusuna ayırmıştır. Gerçekten oluşturduğu travmalar ile çok boyutlu ekonomik, siyasal ve sosyal sonuçları sebebiyle deprem ve afetler konusunda  geleceğe projeksiyon geliştirme zorunluluğu kendisini hissettirmektedir. Tüm kalem erbabını konuyla ilgili katkı yapmaya çağırırken, sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler temenni ediyoruz.  
Mustafa TEKİN
Genel Yayın Yönetmeni 

Dosya

Tarihsel(ci)lik/Tarihsicilik/Evrensellik Ekseninde Din
Özet

Tarihsellik/tarihselcilik/evrensellik konusu post/modern zamanların bilhassa “din” ile ilintili kavşak noktasında tartışmaların bitmediği başlıkları ihtiva etmektedir. Fakat bu başlıklarda esas sorun, tartışmaların bitmemesi değil, konunun dinle bağlantılı noktalarında muğlaklığın giderek artmasıdır. Genel ifadeyle “Kur’an’ın tarihselliği/tarihselciliği” şeklindeki iddialar geniş kitlelerin üst düzeyde tepkisini çektiğinden bir kısım tartışmalar ya konuyla ilgili gargara yapmaktalar ya da sözü muğlaklaştırmaktadırlar. Bu sorunun bir boyutudur. İkinci boyut ise, birbirleriyle ilintili bu kavram setinin rastgele ve pejoratif bir şekilde kullanılmasıdır. Üçüncü boyut ise kavram setinin bizzat kendisinin daha önceki tartışmaların bir ajitasyon alanı oluşturması sebebiyle gündeme gelişinin bile bir sorunsala dönüşmesidir. Bu makalede kavramları birbirinden tefrik etmek üzere operasyonel tanım ve analizlerin ardından din ile tarihsellik/tarihselcilik/evrensellik ilişkisi farklı boyutlarıyla tartışılmaya çalışılacaktır.

...
Mustafa Tekin
Prof. Dr. / İstanbul Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
Güncel Sorunlar ve Bağlamsal Deneyim Çözümlemesi
Özet

Giriş
Bir tarih veya bir metne ait bütün yorumlar Orta ve Batı Avrupa’da öznel, ABD’de bireysel ve dünyanın geri kalan coğrafyalarında genelde kişiseldir. Bu görece gerçek durum, nesneye ilişkin ayrıntılardan önce yorumcu insanın kendisini tartışmayı gerektirmektedir. Bir tarihsel veri ya da herhangi bir kitabın söylediklerinin anlaşılabilmesinin bağlandığı doğruluk ölçütü insanların kendi geçmiş yaşamlarından getirdikleri deneyimlerde bulunabilmektedir. Bu nedenle güncel sorunların çözüm çerçevesinin din olması veya olmaması, özellikle Friedrich Nietzsche ve Marcel Gauchet’ye göre, belirleyici değildir. Belirleyici olan insan kaynaklarının niteliğidir.[1] İnsan kaynaklarının verimsiz olma ihtimaline karşı Orta Avrupa ve Batı Avrupa’da 19. yüzyıldan itibaren gelişmiş olan tarihsel (historical) okuma, geçmiş bir zamandaki bir olguyu resmetmeyi,  tarihsicilik (historicism) ise geçmiş bir zamandaki önemli bir olguyu açıklamayı içermektedir.[2] Türkiye’de bir dönem Ankara Okulu ile birlikte söz konusu olan tarihselciliğin içeriği her ne kadar bizzat Okulun uzmanları tarafından İslâmî fıkıh hükümlerinin zamanlara göre değişimi şeklinde sunuluyor ve popüler seviyede itikadi ve fıkhi hükümlerin değişimine cevaz şeklinde anlaşılabiliyorsa da da[3] muhtemelen onların her zaman telaffuz edemedikleri ortak amaçları bağlamsal deneyim çözümlemesinde bulunmaktır. Ankara Okulu’nun İslâm okumasını bağlamsal (contextualist) bulan Carol Kersten’in kavramsallaştırması daha isabetli görünmektedir. Çünkü Edip Yüksel’in 1980’li yıllardaki Kur’ân-ı Kerîm merkezli İslâm okuması ve Fazlur Rahman’ın bağlamsal Ortaçağ İslâm okumasına dayanan Türkiye İslâmî tarihselciliği, deneyimsel koşulları dini yorumların en meşru kaynağı yapmak istemektedir.[4] Burada Michel Foucault’ya dayanılarak sorulabilecek en uygun soru, hangi öznelerin deneyimlerinin doğruluk ölçütü olarak alınabileceğidir.



[1] Howard, Religion and the Rise Historicism: W. M. L. De Wette, Jacob Burckhardt, and the Theological Origins of Nineteenth-Century Historical Consciousness, 1.
[2] Paul Hamilton, Historicism, (London, New York: Routledge, 1996), 13-30.
[3] Bkz. İlhami, Güler, Allah’ın Ahlâkîliği Sorunu: Ehl-i Sünnet’in Allah Tasavvuruna Ahlâkî Açıdan Eleştirel Bir Yaklaşım, (Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 1998); a.mlf., Sabit Din Dinamik Şeriat, (Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2019). Her iki kitapta da yazar itikadi veya inançsal hükümlerin değişebileceğini söylememektedir, ama bazı fıkhi helâl ve haramlara ilişkin değişimin önü açılabildiği için popüler seviyede yukarıdaki gibi bir karşılık bulabilmektedir.
[4] Carool Kersten, Contemporary Thought in the Muslim World: Trends, Themes, and Issues, (London and New York: Routledge, Taylor & Francis Group, 2019), 44-45.

...
Muhammet Özdemir
Yrd. Doç. Dr. / İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi
Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi
EVRENSELLİK VE TARİHSELLİK İKİLEMİNDE KUR’AN DİLİ
Özet

Sorunun Teşhisi
Çağımızda toplumlar, tarihi kent Babil’de yaşanan dillerin karmaşasına benzer bir sorunla karşı karşıyadırlar. Tarihi kent Babil’de insanlar tek dille konuşurlarken, insanoğlunun kibrinin bir göstergesi olan Babil Kulesi’nin yapılmasının akabinde, Tanrı onların dillerini karıştırarak cezalandırmış ve insanlar birden birbirleriyle iletişim kuramaz hale gelmişlerdir. Bugün yaşadığımız sorun, beşerî dillerin karışmasından değil, insanoğlunun ürettiği farklı disiplinlerin oluşturduğu diller arasındaki rekabetten ve iletişimsizlikten kaynaklanmaktadır. Bu sorunun kaynağı Avrupa’dır ve bu sorunu ilk görenlerden birisi olan Edmund Husserl, 7 Mayıs 1935 tarihinde Viyana’da yaptığı konuşmasında bu sorunu teşhis etmiştir. Daha sonra bu konuşmasını “Avrupa İnsanlığının Krizi ve Felsefe”[1] adıyla yayınlayarak tüm dünyanın dikkatine sunmuştur. Özet olarak; “O, doğabilimlerinin başarısının, derin bir krize yol açacak şekilde, tinin en iyi durumda ihmali, en kötü durumda ise yok sayılmasıyla sonuçlandığını söyler. Buna göre insanı çevreleyen dünya üzerinde yoğunlaşılması suretiyle her şeyin fiziki olduğu veya fiziki olandan türetilmiş olduğu inancında somutlaşan, nesnelci bir tutum ortaya çıkmıştır. Bu, Husserl’in krizin kökenine, Yunan’daki çıkar gözetmeyen teori veya rasyonalite idealinin moderniteyle birlikte doğalcılık olarak bilinen kabullerle özdeşleştirilmesi olgusunu yerleştirdiğini gösterir. En basit söylemle doğalcılık, doğabilimlerinin tahakkümünü, ‘doğabilimlerinin büyük başarılarının manevi alanı veya tinin bilgisini de kapsayacak şekilde yayılımını’ savunma tutumunu ifade eder.”



[1] Edmund Husserl, Avrupa İnsanlığının Krizi ve Felsefe, Afa Yayınları,

...
Kadir Canatan
Prof. Dr./Sabahattin Zaim Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
KU’RAN’IN TARİHSELLİĞİ VE EVRENSELLİĞİNE NESİH SORUNU BAĞLAMINDA BAKMAK
Özet

Her gün yeni bir gündür ânı yaşayana
Bugün dünün, yarın da bugünün nâsihi midir?
Nâsih ile mensuh arasında dönme şaşkına!
Ânı yaşa, o ne nâsihtir ne de mensuh.
 
Giriş
Akıl sözcüğü Arapçada ‘bağlamak’ anlamına gelir. Felsefî karşılığı olan;  ‘insanı insan yapan yeti’ anlamıyla Kur’an’da geçmez. Akletmek olarak farklı fiil formlarıyla kullanılır ve bu kullanımların hepsinde de özgün anlamını korur. ‘Özgün anlamı’ ifadesiyle dilde vaz’ edildiği ilk anlamını kastediyorum. Vahyin bu anlama vurgu yapması nedeniyledir ki akıl geleneğimizde öncelikli olarak bağlamak anlamına gelmiş ve kişiyi sürekli bir şeylere bağlamıştır. Atalara, bir nassa/metne veya asla bağlamak gibi. İslami İlimler geleneğindeki akıl tam olarak böyle bir akıldır: Bağlı, bağımlı ve bağlayıcı bir akıl.[1] İşte bu tür geleneksel bir akla mensup olan çağımızın bazı uleması ve akademisyenleri ‘Kur’an’da nesih yoktur’ diyeni de ‘Kur’an tarihseldir’ diyeni de tekfir edebilmektedir. Çünkü bu akıl bağlandığı kaynaktan bağımsızlaşamadığı için düştüğü çelişkileri fark edememektedir. Geleneğin nesih olgusunu kabul etmesini, çok az istisnalar hariç, bir tür icma olarak gördüğü için neshi inkârı küfür saymaktadır. Zira icmanın reddi küfür kabul edilmiştir. ‘Kur’an tarihseldir’ diyenleri de Allah’ın kelamının kadim olması nedeniyle tarihsel olarak nitelendirilemeyeceği düşüncesinden hareketle tekfir etmektedirler. Oysa nesih olgusu tanımı ve tabiatı gereği tarihselliği zorunlu olarak gerektirir. Kur’an’ın tarihsel oluşu reddedilerek nesih olgusundan söz edilemez. Edilmesi mantıkî çelişki doğurur ve bu çelişkiyi mezkûr akıl sahipleri maalesef görememektedir. Oysa çelişki son derece açıktır. Nesih ancak tarihsel olan için söz konusudur. Kur’an tarihsel değilse nesih olamaz, nesih varsa ‘Kur’an tarihsel değildir’ denilemez.



[1] Muhammed Âbid el-Câbirî, Arp İslam Kültürünün Akıl Yapısı, (çev. Burhan Köroğlu, Hasan Hacak, Ekrem Demirli), Kitapevi, İstanbul 1999, s. 273-312.

...
Ahmet Keleş
Prof. Dr./ Dicle Üniversitesi
TARİHSELCİLİK VE VAHİY ALGISI
Özet

Giriş
Türkiye İlahiyat akademyasının yaklaşık olarak son otuz yıldır en önemli tartışma konulardan birisi tarihselciliktir. Konunun tartışmalardaki harareti bazen oldukça yükselmekte bazen de düşmektedir. Buna rağmen konu gündemdeki yerini hep muhafaza etmektedir.
Bu tartışmalar öncelikle ahkâm ve ceza hukukuna dair âyetler üzerinde yoğunlaştı. Ancak daha sonra yelpaze genişleyerek meâda yani ahirete ilişkin konulara kadar uzandı. Bu bağlamda Kur’ân’ın bir kısmı ya da bir bölümüne değil bütününe tarihselci bir şekilde yaklaşılması gerektiği düşüncesi ileri sürüldü.  Son dönemdeki tartışmalarda ise tarihselci yaklaşımın temellendirilmesi için vahyin mahiyeti konusu da tartışmalara dâhil edildi. Bu çalışmada öncelikle kısaca tarihselcilik ve onunla yakın anlamı olan kavramların anlam çerçevesi üzerinde durulacak ardından da dil ve mahiyet itibarıyla vahyin tarihselcilik tartışmalarının neresinde durduğu belirtilecek, bizzat Kur’ân âyetlerinden hareketle lafız-mananın kime ait olduğu ortaya konulacaktır.

...
Recep Demir
Kur’an Dilinin Tarihsel, Kültürel ve Antropolojik Doğası
Özet

Giriş

Kur’an dilinin lâhûtî/ilahî-nâsûtî/beşerî tabiatı konusundaki tartışmalar, İslamî gelenekte Hz. Peygamber dönemine kadar uzanmaktadır. Bu tartışmaların, Lebîd b. A‘sam ve yeğeni Tâlût ile başladığı ileri sürülse de, bu konuda açıktan ilk sistemli söylemin Emeviler döneminde Ca‘d b. Dirhem, Cehm b. Safvân ve Bişr b. Gıyâs el-Merîsî gibi Mutezilî düşünürler tarafından dile getirildiği müsellem bir gerçekliktir. Ancak bu söylem, elbetteki Kur’an’ın ifade yapılarının 7. yüzyıl Arap dil antropolojisi ile ilişkili bir çerçevede dile getirilmiş bir söylem değildir, tersine, Tanrı’nın Hz. Meryem’e ilka ettiği bir logos ve kendisinden bir ruh olarak onda varlık bulan Hz. İsa’nın doğası gibi, daha ziyade ağızlardan ses ve söz olarak çıkan, kâğıt ve papirüslerde resim ve hatta/yazıya dönüşen kelamın ilahi doğada olup olmamasıyla ilintili itikadi ve kelami bir söylemdir. Geleneğimizde Kur’an’ın mahluk olup olmadığı söylemi dışında onun dil, üslup ve ifade yapılarının yerel, mahalli dil kalıplarında, ölümlülerin dili kullanım mantıklarında vücut bulduğuna dair satır aralarına sıkıştırılmış sönük ve silik bir sesle dile getirilmiş başka bir söylem daha vardır ki, o da Kur’an’ın ifade yapılarının o dönem Arapların sözlü, şifahî hitap formlarıyla, edebî zevk, âdet ve alışkanlıklarıyla ilişkili olduğu, onların günlük kelam kalıplarında nazil olduğu söylemidir. 

...
Emrah Dindi
“OKUMA” VE “ANLAMA”NIN ANLAMI VE TARİHSELCİ VE EVRENSELCİ OKUMANIN İLAHİ VAHYİ “BUGÜNE” TAŞIMADAKİ İMKÂN VE YERİ
Özet

GİRİŞ: Kur’an’ın Araçsallaştırılma Tarihinin Serüveni ve Dönemsel Yansımaları
Kur’an’ın araçsallaştırılması elbette yeni bir durum değil; Hz Ali’nin “Kur’an konuşmaz, onu insanlar konuşturur” dediği günlere kadar gider. Haricilerin Kur’an ayetlerini sloganlaştırmasıyla başlayan bu süreç Emevi ileri gelenlerinin, kendi iktidarlarını meşrulaştırmak için bazı ayetleri ve Kur’ani ifadeleri bir kaldıraç olarak kullanmalarıyla devam eder. Bu araçsallaştırılma hali tedvin süreci boyunca yoğun bir şekilde yaşanır, özellikle de fıkhın inşa süreçlerinde “temel” bir “malzemeye” dönüşür. İnzal süreci ve hemen sonrasında ilk muhataplar için bir hadi/ yol gösterici, bir kılavuz, temel ahlaki bir doktrin olma işlevi gören, yani hem kendi iç dünyalarını hem de dış dünyayı okudukları/ gördükleri bir hayat kitabı olan İlahi Vahyin sonraki yıllarda maalesef bu işlevinin devre dışı kaldığı/ bırakıldığı anlaşılıyor. Hem bireylerin öncelikleri ve talepleri hem de toplumsal yapı bir bütün olarak karşılaştırıldığında bu fark net olarak görülüyor ve önemli kırılma ve kopuşların yaşandığı anlaşılıyor. Bu kırılma ve kopuş hem zihni ve fikri anlamda ferdi düzlemde hem de toplumsal düzlemde yaşanıyor.

...
Mehmet Yaşar Soyalan
BİLİMİN TARİHSELLİĞİ VE / KURAN EDEBİYATININ EVRENSELLİĞİ
Özet

  1.  
Birer insan olarak her birimiz kendine has bir yaşam hikayesinin içinde yaşıyoruz. Akıllarımız, bedenlerimiz, duygularımız, dürtü ve arzularımız, belleğimiz ve hayallerimizle bu yaşam hikayelerinin içinde yaşıyoruz ve acısıyla tatlısıyla kendine has yaşamlar sürüyoruz. Ve birer yaşam hikayemiz olduğu için insanlık var olalı beri şu sorulara haklı olarak yanıt arıyoruz: “Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Bizi var eden kaynak nasıl bir şeydir? Evren nereden çıktı? Evren içindeki konumumuz nedir? Yaşamlarımızın anlamı nedir?
Hakikate dair her bilgi iddiasının kuşku altında kaldığı postmodern dönemde pek çoğumuz bu soruların cevabını doğa bilimlerine soruyor. O halde biz de bu sorulara doğa bilimlerinde bir yanıt bulabilir miyiz bir bakalım.

...
Esat Arslan
TÜRKİYE’DE TARİHSELCİLİĞİN KÖKENLERİ
Özet

İslam tarihi boyunca, alimler Kur’an’ı anlama konusunda çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Kuşkusuz tarihselcilik de bu yöntemlerden biridir. Felsefe tarihinde tarihselciliğin kökleri eski Yunan düşüncesine kadar geri götürülebilir. Çağdaş dönemlerde Herder, Dilthey, Gadamer gibi yorum bilimciler ile tarihselcilik günümüze gelmiştir. Tarihselciliği İslam dünyasına taşıyan ise Fazlur Rahman’dır.

“Tarihselcilik”, teolojik/Kur’an’i temelini Nesh-Tebdil-İmha (2/106, 16/101, 13/38-39) uygulamalarından alan; Sahabeden Hz. Ömer ve Tabiinden Ata b. Ebi Rebah ve Ebu Yusuf, Necmeddin Tufi gibi âlimlerin içtihatlarında mülhem; İmam Maturidi’nin “İçtihadi Nesh” olarak isimlendirdiği yorum metodolojisinin çağdaş Hermenötik disiplininin katkıları ile yeniden isimlendirilmesidir. Tarihselcilik, İslam’ın evrensel ruhunun, doğmuş olduğu yedinci yüz yılın Arap bedeni ve elbisesinden(şeriat) çıkarılarak yeni bedenlerde tezhür/tecelli etmesini(tecdit-update) sağlamaktır: 

...
Yusuf Yavuzyılmaz
Tarihselciliğin İslam Geleneğini İstihdamı
Özet

Giriş
İslam tarihselciliğinin en başat argümanlarından birisi, savundukları tarihselci perspektifin temellerinin ilk dönem İslam geleneğinde bulunduğudur. Zira onlara göre bizzat Hz. Peygamber’in uygulamaları bunu kanıtlamaktadır. Bu tez, Kur’an’ın tarihselliği temelinde detaylı ve sistematik bir tarihselci düşünce konsepti inşa ederek savunan Fazlur Rahman’ın temellendirmeye çalıştığı temel argümanlarından birisidir. Fazlur Rahman’ın takipçileri olarak değerlendirilebilecek şahsiyetler de, bu argümanı kullanmakta ve bunu daha detaylı bir şekilde temellendirmek için araştırmalar yapmaktadırlar. Bu düşüncelerini farklı şekilde ifade etseler de birleştikleri nokta, tarihselci düşüncenin bizzat İslam’ın kendisine dayanan meşru ve makul bir düşünce olması noktasıdır.

...
Şevket Kotan
Hermenötik Düşünce ve İlahiyat(çılık)
Özet

Hermenötik dediğimizde çok geniş bir disiplinden söz ediyoruz; daha doğrusu o disiplinler arası bir kavramsal etkinlik olarak ele alınmalıdır. Bu etkinlik içinde başat olduğu için öncelikle dünya kavramına biraz değineceğim. Çünkü “dünya” kavramı ilahiyat konusuyla çok yakından ilgili. Daha sonra mekan konusuna kısaca değinmeye çalışacağım. Hermenötiğin uzun bir tarihi var Avrupa’da ancak bugün bildiğimiz ve yaygınlaşmış şekliyle hermenötik daha çok Heidegger sonrasına tekabül eder.
Heidegger, Varlık ve Zaman adlı eserinde gündelik hayatın analizini yapar. O analiz aynı zamanda hermenötik felsefenin dönüşüm tarihi olarak kayda geçer ve buradaki en önemli tabir de “dünya içinde varlık” olarak insandır (in der Welt-Sein, being in the world). “Dünya içindeki varlık” olarak insan tabirini daima akılda bu konuşmamı takip ederseniz daha yararlı olacaktır. Dünya derken sadece fiziksel dünyayı yani yeryüzünü kastetmiyoruz. Dünya derken gökyüzünden yeryüzüne diğer bütün mekanlarla ve varlıklarla ilişkisi içerisinde insanın kurduğu dünyayı kastediyoruz.

...
Burhanettin Tatar
Prof. Dr. / On Dokuz Mayıs Üniversitesi

Dosya Dışı

Laik Olmayan Bir Demokrasi – 2
Özet

DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜK, DAHA FAZLA İSLAM
Demokrasi ve laikliğin birbirine bağlı olduğu iddiası bir kenara, son yıllarda çıkan anayasal çalışmalar; siyasal özgürlük alanının genişlemesi ile İslam’ın kamu işlerindeki konumu arasındaki bağı vurgulamıştır.  Dawood Ahmed’in “demokratik dönüşüm sürecinde İslam’ın çekiciliği” tespiti bunlardan biridir.[1] Dawood, Tom Ginsburg ile de ortak bir çalışma kaleme almıştır. Nitekim ikisi de günümüz dünyasındaki anayasaları karşılaştırmayı hedefleyen en geniş çaplı proje olan “karşılaştırmalı anayasalar projesi”yle[2] ilgilenmektedir. Bu iki araştırmacı “anayasal İslamlaşma ve insan hakları” hakkında yapmış oldukları önemli çalışmada bugün halkların girdiği demokratik dönüşüm savaşında İslam’ın merkezi temsil ettiğini gösteren sonuçlara ulaşmıştır. İslam’ın ve İslam şeriatının 1861’den 2014’e kadar bir buçuk asırdan daha fazla bir süreçte anayasalardaki konumunu gözlemledikten sonra ulaştıkları sonuçlardan bazıları şunlardır:



[1] Dawood Ahmed, "Democracy under God: Constitutional Islamization and Human Rights," a Dissertation for Doctorate of Jurisprudence (The University of Chicago, 2014), 28.
[2] Karşılaştırmalı anayasalar projesinin internet sitesi: https://www.constituteproject.org/

...
Muhammed Muhtar Şankıti
Prof. Dr. Muhammed Muhtar Şankıti, Moritanyalı yazar/düşünür...
Laik Olmayan Bir Demokrasi – 2
Özet

DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜK, DAHA FAZLA İSLAM
Demokrasi ve laikliğin birbirine bağlı olduğu iddiası bir kenara, son yıllarda çıkan anayasal çalışmalar; siyasal özgürlük alanının genişlemesi ile İslam’ın kamu işlerindeki konumu arasındaki bağı vurgulamıştır.  Dawood Ahmed’in “demokratik dönüşüm sürecinde İslam’ın çekiciliği” tespiti bunlardan biridir.[1] Dawood, Tom Ginsburg ile de ortak bir çalışma kaleme almıştır. Nitekim ikisi de günümüz dünyasındaki anayasaları karşılaştırmayı hedefleyen en geniş çaplı proje olan “karşılaştırmalı anayasalar projesi”yle[2] ilgilenmektedir. Bu iki araştırmacı “anayasal İslamlaşma ve insan hakları” hakkında yapmış oldukları önemli çalışmada bugün halkların girdiği demokratik dönüşüm savaşında İslam’ın merkezi temsil ettiğini gösteren sonuçlara ulaşmıştır. İslam’ın ve İslam şeriatının 1861’den 2014’e kadar bir buçuk asırdan daha fazla bir süreçte anayasalardaki konumunu gözlemledikten sonra ulaştıkları sonuçlardan bazıları şunlardır:



[1] Dawood Ahmed, "Democracy under God: Constitutional Islamization and Human Rights," a Dissertation for Doctorate of Jurisprudence (The University of Chicago, 2014), 28.
[2] Karşılaştırmalı anayasalar projesinin internet sitesi: https://www.constituteproject.org/

...
Muhammed Muhtar Şankıti
Prof. Dr. Muhammed Muhtar Şankıti, Moritanyalı yazar/düşünür...
ÇÖZÜM HALEP’TİR
Özet

ÇÖZÜM HALEP’TİR
Muhammed Muhtar Şankıtî
Çeviri: Süleyman Şahin
Türkiye'nin Esed rejimiyle uzlaşmaya varıp ülkelerini terketmek zorunda kalan Suriyelilerin Rusya arabulucuğuyla iki taraflı mutabakat çerçevesinde geri dönmelerini sağlama çabası epey gürültü kopardı Fakat yakın bir gelecekte bunun gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor. Üstelik uzun vadede bunun Türkiye'nin çıkarına olmayacağı ortada. Bu makale, ülkelerinden zorla göç ettirilmiş
Suriyeliler meselesinde çözümü tartışırken ne Esed ile uzlaşmayı ne zorla ülkelerine iadeyi ne de Türkiye'de kalmalarını değil, hem kendileri hem de Türkiye için gerçek bir stratejik kazanım paralelinde, şerefli bir şekilde kendi topraklarına dönüşlerini gündeme taşıyor. Meselenin çözümü, Türkiye’nin Rusya üzerine baskı yapmak suretiyle Halep şehrini Suriye rejiminden geri almasında yatıyor.

...
Muhammed Muhtar Şankıti
Prof. Dr. Muhammed Muhtar Şankıti, Moritanyalı yazar/düşünür...
ÇÖZÜM HALEP’TİR
Özet

ÇÖZÜM HALEP’TİR
Muhammed Muhtar Şankıtî
Çeviri: Süleyman Şahin
Türkiye'nin Esed rejimiyle uzlaşmaya varıp ülkelerini terketmek zorunda kalan Suriyelilerin Rusya arabulucuğuyla iki taraflı mutabakat çerçevesinde geri dönmelerini sağlama çabası epey gürültü kopardı Fakat yakın bir gelecekte bunun gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor. Üstelik uzun vadede bunun Türkiye'nin çıkarına olmayacağı ortada. Bu makale, ülkelerinden zorla göç ettirilmiş
Suriyeliler meselesinde çözümü tartışırken ne Esed ile uzlaşmayı ne zorla ülkelerine iadeyi ne de Türkiye'de kalmalarını değil, hem kendileri hem de Türkiye için gerçek bir stratejik kazanım paralelinde, şerefli bir şekilde kendi topraklarına dönüşlerini gündeme taşıyor. Meselenin çözümü, Türkiye’nin Rusya üzerine baskı yapmak suretiyle Halep şehrini Suriye rejiminden geri almasında yatıyor.

...
Muhammed Muhtar Şankıti
Prof. Dr. Muhammed Muhtar Şankıti, Moritanyalı yazar/düşünür...

Söyleşi

“KUR’AN VAHYİNİ BİR İKİZ DOĞUM OLARAK GÖRMEK MÜMKÜNDÜR”
Yazının tamamını okumak için : Yazıyı Oku

Özet

Konuşan: Süleyman GÜMÜŞ
 Tanrı’nın tarihe müdahalesinin en güçlü yönlerinden birisi şüphesiz vahiydir. Teistik inançlarda Tanrı kudretiyle her an yaratmadadır ama aşkın bir Varlık olarak Tanrı’nın insanla konuşması, hakikati ve insanın sorumluluğunu insanların konuştukları dille aşikar kılması, anlama yetimiz açısından karşı konulamaz bir diyalogdur. Bu konuşmanın anlaşılması ise, çeşitli zorlukları içermektedir. Tarihe böyle bir müdahale, tarihin belirli bir noktasından yayılmakta ve toplumsal hafıza onun üzerinde kat kat antropolojik bağlamlar yığmaktadır. Bu durum, vahyin anlaşılmasında bir metodoloji sorunsalını beraberinde getirmektedir. Modernitenin şafağında bir tartışma olarak başlayan tarihselcilik, özelde vahyin genelde bir bütün olarak anlamın nasıl anlaşılacağıyla ilgili bir teklife karşılık gelmektedir. Tarihselcilik, ülkemizde gündeme gelmesinden itibaren dikkate değer tartışmaların odağında yer almaya devam etmektedir. Kimileri onu İslamî ilkelerle uyuşmayan batıya özgü bir yöntem olarak görürken kimileri onu dini gelenek tarafından yaşamın ihtiyaçlarına verilen cevaplardaki sorunları aşmanın olanağı olarak nitelemektedir.

Bu sayımızda siz değerli okuyucularımızın karşısına iki önemli uzmanla çıkıyoruz: Prof. Dr. Ömer Özsoy ve Prof. Dr. Mehmet Paçacı. Akademik hayatına Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde başlayan, Almanya’da araştırmalarda bulunan Özsoy, çeşitli dergi ve yayınevlerinin yayın süreçlerinde yer aldı. 2006 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki görevinden istifa ederek Almanya’ya yerleşen Özsoy, halen Frankfurt İslam Araştırmaları Merkezi’nde Tefsir Kürsüsü başkanı olarak görev yapmakta ve "Kur’an’ın Şifahiliğinin Yeniden İnşaı" ve "İlk Üç Asır Rivayetlerinin Dijital Arşivi" konulu projeler üzerinde çalışmakta; ayrıca KURAMER bünyesinde "Kur’an’ın Metin ve Mushaf Tarihi" çalışma grubunun başkanlığını yürütmektedir.
Akademik hayatına yine Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde başlayan Paçacı, Malezya (Kuala Lumpur) Uluslararası İslam Üniversitesi’nde Misafir Öğretim Üyesi olarak bulundu. Yurtdışında konferanslar verdi. 2008-2011 tarihleri arasında T.C. Washington DC Büyükelçiliği’nde Din ve Sosyal Hizmetler Müşaviri olarak görev yaptı. Halen T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Dış İlişkiler Genel Müdürü olarak görev yapmaktadır.

...
Ömer Özsoy
Prof. Dr. Ömer Özsoy
Akademik hayatına Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde başlayan,
Almanya’da araştırmalarda bulunan Özsoy, çeşitli dergi ve yayınevlerinin
yayın süreçlerinde yer aldı. 2006 yılında Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi’ndeki görevinden istifa ederek Almanya’ya yerleşen
Özsoy, halen Frankfurt İslam Araştırmaları Merkezi’nde Tefsir Kürsüsü
başkanı olarak görev yapmakta ve “Kur’an’ın Şifahiliğinin Yeniden
İnşaı” ve “İlk Üç Asır Rivayetlerinin Dijital Arşivi” konulu projeler üzerinde
çalışmakta; ayrıca KURAMER bünyesinde “Kur’an’ın Metin ve
Mushaf Tarihi” çalışma grubunun başkanlığını yürütmektedir.
“Her yerel aslında bize evrensel bir yükle, içerikle gelebilir, gelme özelliğine sahiptir ve nitekim geliyor da.”
Özet

Konuşan: Süleyman GÜMÜŞ
 Tanrı’nın tarihe müdahalesinin en güçlü yönlerinden birisi şüphesiz vahiydir. Teistik inançlarda Tanrı kudretiyle her an yaratmadadır ama aşkın bir Varlık olarak Tanrı’nın insanla konuşması, hakikati ve insanın sorumluluğunu insanların konuştukları dille aşikar kılması, anlama yetimiz açısından karşı konulamaz bir diyalogdur. Bu konuşmanın anlaşılması ise, çeşitli zorlukları içermektedir. Tarihe böyle bir müdahale, tarihin belirli bir noktasından yayılmakta ve toplumsal hafıza onun üzerinde kat kat antropolojik bağlamlar yığmaktadır. Bu durum, vahyin anlaşılmasında bir metodoloji sorunsalını beraberinde getirmektedir. Modernitenin şafağında bir tartışma olarak başlayan tarihselcilik, özelde vahyin genelde bir bütün olarak anlamın nasıl anlaşılacağıyla ilgili bir teklife karşılık gelmektedir. Tarihselcilik, ülkemizde gündeme gelmesinden itibaren dikkate değer tartışmaların odağında yer almaya devam etmektedir. Kimileri onu İslamî ilkelerle uyuşmayan batıya özgü bir yöntem olarak görürken kimileri onu dini gelenek tarafından yaşamın ihtiyaçlarına verilen cevaplardaki sorunları aşmanın olanağı olarak nitelemektedir.

Bu sayımızda siz değerli okuyucularımızın karşısına iki önemli uzmanla çıkıyoruz: Prof. Dr. Ömer Özsoy ve Prof. Dr. Mehmet Paçacı. Akademik hayatına Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde başlayan, Almanya’da araştırmalarda bulunan Özsoy, çeşitli dergi ve yayınevlerinin yayın süreçlerinde yer aldı. 2006 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki görevinden istifa ederek Almanya’ya yerleşen Özsoy, halen Frankfurt İslam Araştırmaları Merkezi’nde Tefsir Kürsüsü başkanı olarak görev yapmakta ve "Kur’an’ın Şifahiliğinin Yeniden İnşaı" ve "İlk Üç Asır Rivayetlerinin Dijital Arşivi" konulu projeler üzerinde çalışmakta; ayrıca KURAMER bünyesinde "Kur’an’ın Metin ve Mushaf Tarihi" çalışma grubunun başkanlığını yürütmektedir.
Akademik hayatına yine Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde başlayan Paçacı, Malezya (Kuala Lumpur) Uluslararası İslam Üniversitesi’nde Misafir Öğretim Üyesi olarak bulundu. Yurtdışında konferanslar verdi. 2008-2011 tarihleri arasında T.C. Washington DC Büyükelçiliği’nde Din ve Sosyal Hizmetler Müşaviri olarak görev yaptı. Halen T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Dış İlişkiler Genel Müdürü olarak görev yapmaktadır.

...
Mehmet Paçacı
Prof. Dr.

Soruşturma

Ahmet KELEŞ
Yazının tamamını okumak için : Yazıyı Oku

Özet

SORUŞTURMA SORULARI
  
1-Tarihsellik evrenselliğin karşıtı mıdır yoksa mitolojik olanın mı? Hakikatin bir şekilde tarihte tezahür etmesi ne demektir?
2-Tarihselcilik kavramının farklı kültür havzasında doğmuş olması bizim o yöntemi kullanmamıza engel midir? Günümüzde çokça kullanılan (daha çok da olumsuz bir yafta olarak) tarihselcilik konusunun hakkıyla tartışıldığını düşünüyor musunuz?
3-Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinin tarihselliği konusunda düşünceniz nedir? -Tarihselci yorumun Kur’an’ı devre dışı bırakmaya yönelik bir çaba olduğu şeklindeki değerlendirmelere katılıyor musunuz? Kur’an’ın işlevi tarihte kalmıştır, günümüzde geçerliliği yoktur diyen gerçekten tarihselci akademisyen ve tefsirciler var mı?
4-İslam medeniyetinin güncel sorunlarını aşabilmesi için nasıl bir usul takip edilmelidir? Bu usulün, batılı bilimlerle ve özellikle tarihselcilikle nasıl bir ilişkisinin olması gerekir?

...

Burhanettin TATAR
Özet

SORUŞTURMA SORULARI
  
1-Tarihsellik evrenselliğin karşıtı mıdır yoksa mitolojik olanın mı? Hakikatin bir şekilde tarihte tezahür etmesi ne demektir?
2-Tarihselcilik kavramının farklı kültür havzasında doğmuş olması bizim o yöntemi kullanmamıza engel midir? Günümüzde çokça kullanılan (daha çok da olumsuz bir yafta olarak) tarihselcilik konusunun hakkıyla tartışıldığını düşünüyor musunuz?
3-Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinin tarihselliği konusunda düşünceniz nedir? -Tarihselci yorumun Kur’an’ı devre dışı bırakmaya yönelik bir çaba olduğu şeklindeki değerlendirmelere katılıyor musunuz? Kur’an’ın işlevi tarihte kalmıştır, günümüzde geçerliliği yoktur diyen gerçekten tarihselci akademisyen ve tefsirciler var mı?
4-İslam medeniyetinin güncel sorunlarını aşabilmesi için nasıl bir usul takip edilmelidir? Bu usulün, batılı bilimlerle ve özellikle tarihselcilikle nasıl bir ilişkisinin olması gerekir?

...

İlhami GÜLER
Özet

SORUŞTURMA SORULARI
  
1-Tarihsellik evrenselliğin karşıtı mıdır yoksa mitolojik olanın mı? Hakikatin bir şekilde tarihte tezahür etmesi ne demektir?
2-Tarihselcilik kavramının farklı kültür havzasında doğmuş olması bizim o yöntemi kullanmamıza engel midir? Günümüzde çokça kullanılan (daha çok da olumsuz bir yafta olarak) tarihselcilik konusunun hakkıyla tartışıldığını düşünüyor musunuz?
3-Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinin tarihselliği konusunda düşünceniz nedir? -Tarihselci yorumun Kur’an’ı devre dışı bırakmaya yönelik bir çaba olduğu şeklindeki değerlendirmelere katılıyor musunuz? Kur’an’ın işlevi tarihte kalmıştır, günümüzde geçerliliği yoktur diyen gerçekten tarihselci akademisyen ve tefsirciler var mı?
4-İslam medeniyetinin güncel sorunlarını aşabilmesi için nasıl bir usul takip edilmelidir? Bu usulün, batılı bilimlerle ve özellikle tarihselcilikle nasıl bir ilişkisinin olması gerekir?

...

Mustafa AYDIN
Özet

SORUŞTURMA SORULARI
  
1-Tarihsellik evrenselliğin karşıtı mıdır yoksa mitolojik olanın mı? Hakikatin bir şekilde tarihte tezahür etmesi ne demektir?
2-Tarihselcilik kavramının farklı kültür havzasında doğmuş olması bizim o yöntemi kullanmamıza engel midir? Günümüzde çokça kullanılan (daha çok da olumsuz bir yafta olarak) tarihselcilik konusunun hakkıyla tartışıldığını düşünüyor musunuz?
3-Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinin tarihselliği konusunda düşünceniz nedir? -Tarihselci yorumun Kur’an’ı devre dışı bırakmaya yönelik bir çaba olduğu şeklindeki değerlendirmelere katılıyor musunuz? Kur’an’ın işlevi tarihte kalmıştır, günümüzde geçerliliği yoktur diyen gerçekten tarihselci akademisyen ve tefsirciler var mı?
4-İslam medeniyetinin güncel sorunlarını aşabilmesi için nasıl bir usul takip edilmelidir? Bu usulün, batılı bilimlerle ve özellikle tarihselcilikle nasıl bir ilişkisinin olması gerekir?

...

Nihat UZUN
Özet

SORUŞTURMA SORULARI
  
1-Tarihsellik evrenselliğin karşıtı mıdır yoksa mitolojik olanın mı? Hakikatin bir şekilde tarihte tezahür etmesi ne demektir?
2-Tarihselcilik kavramının farklı kültür havzasında doğmuş olması bizim o yöntemi kullanmamıza engel midir? Günümüzde çokça kullanılan (daha çok da olumsuz bir yafta olarak) tarihselcilik konusunun hakkıyla tartışıldığını düşünüyor musunuz?
3-Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinin tarihselliği konusunda düşünceniz nedir? -Tarihselci yorumun Kur’an’ı devre dışı bırakmaya yönelik bir çaba olduğu şeklindeki değerlendirmelere katılıyor musunuz? Kur’an’ın işlevi tarihte kalmıştır, günümüzde geçerliliği yoktur diyen gerçekten tarihselci akademisyen ve tefsirciler var mı?
4-İslam medeniyetinin güncel sorunlarını aşabilmesi için nasıl bir usul takip edilmelidir? Bu usulün, batılı bilimlerle ve özellikle tarihselcilikle nasıl bir ilişkisinin olması gerekir?

...

Mevlüt UYANIK
Özet

 
            SORUŞTURMA SORULARI
  
1-Tarihsellik evrenselliğin karşıtı mıdır yoksa mitolojik olanın mı? Hakikatin bir şekilde tarihte tezahür etmesi ne demektir?
2-Tarihselcilik kavramının farklı kültür havzasında doğmuş olması bizim o yöntemi kullanmamıza engel midir? Günümüzde çokça kullanılan (daha çok da olumsuz bir yafta olarak) tarihselcilik konusunun hakkıyla tartışıldığını düşünüyor musunuz?
3-Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinin tarihselliği konusunda düşünceniz nedir? -Tarihselci yorumun Kur’an’ı devre dışı bırakmaya yönelik bir çaba olduğu şeklindeki değerlendirmelere katılıyor musunuz? Kur’an’ın işlevi tarihte kalmıştır, günümüzde geçerliliği yoktur diyen gerçekten tarihselci akademisyen ve tefsirciler var mı?
4-İslam medeniyetinin güncel sorunlarını aşabilmesi için nasıl bir usul takip edilmelidir? Bu usulün, batılı bilimlerle ve özellikle tarihselcilikle nasıl bir ilişkisinin olması gerekir?

...

Kültür Sanat

TERCÜME DEYİP GEÇME! -Katar’ın Tercüme Hareketlerine Katkısı Üzerine-
Özet

TERCÜME DEYİP GEÇME!
-Katar’ın Tercüme Hareketlerine Katkısı Üzerine-
 
 Muhammet ÇELİK
Dr./ FSMVÜ İslami İlimler Fakültesi
 
Katar’ın tercümeye katkısı farklı alanlarda kendini gösteriyor. Ödül verme, sempozyumlar düzenleme, üniversitelerdeki çeviribilim bölümlerinin yaptığı faaliyetler gibi farklı başlıklar altında bunları zikretmek mümkün. Ancak burada bunlardan ikisi hakkında bilgi vermekle yetinelim.
 
1. Şeyh Hamad Tercüme ve Uluslararası Anlayış Ödülü
Nitelikli tercüme, tarih boyunca bazı devlet adamları tarafından ödüllendirilmiş. Bu konuda akla ilk gelen isimlerin başında Abbasi halifesi Me’mûn (ö.218/833) geliyor. Aynı şeyin farklı seviyelerde de olsa başka büyük devletlerde de bu şekilde cereyan ettiğini bize tarih söylüyor. Osmanlı döneminde de önemli çevirilerden birçoğu ya bizzat sultanın görevlendirmesiyle yapılmış ya da mütercim tarafından yapıldıktan sonra sultana takdim edilmiş ve sultan tarafından ödüllendirilmiştir. Kitap tercümesinin kültür ve medeniyetin seviyesini yükseltmede en az telif eserler kadar rol oynadığı düşünülürse, devlet adamlarının bu konuyu neden önemsedikleri daha iyi anlaşılır.

...
Muhammet Çelik
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Kitap Kritikleri

Problem ve Enstrümanlarıyla Yorum Meselesi, Nasr Hamid Ebu Zeyd,
Yazının tamamını okumak için : Yazıyı Oku

Özet

Yorum Meselesi
Problem ve Enstrümanlarıyla Yorum Meselesi, Nasr Hamid Ebu Zeyd, Çev. Muhammed Coşkun, Numan Konaklı, Mana Yayınları, İstanbul, 2016, 359 sayfa.
 
Fikrin çilesini çekmiş ve onu savunmanın bedelini ödemiş olan yazarın kitabı, üç ana eksen üzerinde kurgulanmıştır. Teorik problemlerin ele alındığı birinci eksen, hermenötiğin genel bir tarihçesiyle başlamaktadır. Hermenötiği ister dini ister edebi olsun en genel anlamıyla bir metin yorumu sorunu olarak tanımlayan yazar, Batı kökenli bu felsefenin yaşadığımız fikri kaosu aydınlatmada fayda sağlayacağını düşünmektedir. (s.21) Bununla birlikte Kur’an’ın anlaşılmasında, tefsirinde yorumun nasıl olması gerektiğine de değinmektedir. Bir metnin anlaşılmasında yazar, metin ve yorumcu ilişkisinin boyutları nelerdir? Metnin anlaşılmasında yaşanılan çağın önemi var mıdır? Bir metni nesnel olarak anlamak mümkün müdür? Yazar birinci eksende ilk olarak bu tür soruların cevabını önde gelen hermenötikçilerin görüşlerini karşılaştırmalı inceleyerek vermeye çalışıyor. Bunun sonucunda hermenötiğin bizi nihayetinde nesnelliğe ulaştıracak olan imkânlarını ortaya koymuş oluyor.

...
Necmettin Yılmaz
Mustafa Öztürk, Kur’an’ı Kendi Tarihinde Okumak
Özet

Kur’an’ı Anlamanın Anlamı Nedir?                 
 Mustafa Öztürk, Kur’an’ı Kendi Tarihinde Okumak, Ankara Okulu Yayınları, 279 sayfa
Mustafa Öztürk, yüz makale, elli tebliğ ve Kur’an Dili Retoriği, Kur’an’ın Mutezili Yorumu, Kıssaların Dili, Tefsir Tarihi Araştırmaları, Kur’an ve Tefsir Kültürümüz, Meal Kültürümüz, Cahiliye’den İslamiyet’e Kadın, Çağdaş İslam Düşüncesi ve Kur’ancılık gibi eserlere imzasını atmış tefsir profesörü.
Bugünün Türkiye’sinde İslami ilimleri determine eden meselelerin başında Kur’an’ı anlamanın mahiyeti ile ilgili tartışmalar yer almaktadır. Bu tartışmaların içeriğini Kur’an ne tür bir hitaptır? Tarihsel midir, tarih üstü müdür? Kur’an’ı anlamanın anlamı nedir? Kur’an’ı anlamak bir sorun mudur? vb. sorular çerçevesinde dile getirilen görüşler oluşturmaktadır. Burada önemli o0lan vahyin nüzul sürecindeki ‘anlama’nın Allah’ın ne dediğini (mana) değil, ne demek istediği (mağza) kavrama çabasını ifade ediyor ve bu çabanın pratik yönü ise tedebbür, tefekkür, akletme, kabul ve içselleştirme şeklinde dışa vuruyordu. 

...
Sevil TÜRKYILMAZ
Türkiye’de Kur’an İslamı Arayışları
Özet

Kara İslam dünyasında dini otoritenin yerinden olması/yerinden edilmesinin tarihî akışını şu şekilde özetlemektedir: “İslam dünyası siyasî ve askerî başarısızlıklarının ardı sıra kendini ıslah etmek, modernleştirmek “zaruret”ini kuvvetle hissedince karşısında fiilen veya zımnen hep nasları, sünnet-i seniyyeyi, uzun asırlara hükmeden ve sinen İslam tarih tecrübesini, ulemanın ince elenip sık dokunmuş içtihatlarını, detaylı ve “tek tip olmayan” görüşlerini, sosyal değerleri, maşerî vicdanı, Müslüman halkın hissiyâtını ve –bugün hurâfe, bâtıl inanç, bid’at diye küçümsenen- dini yaşama tarzını, teamülleri bulmuştur.”[1] Bahsi geçen karşılaşmanın neticesi, genel bir ifadeyle, Kur’an’a dönüş yönündeki ıslahat hareketleri olmuştur.  Bu minvalde İslam dünyasındaki modernleşme hareketlerinin bir tür dinileşme hareketleri olduğu görülecektir.



[1] İsmail Kara, ““İslâm’da Ruhbanlık Yoktur” Söylemi Etrafında Dinî Otorite ve Ulemâ Üzerine Birkaç Not”, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 2, sy. 21, 2001, s. 8-9.

...
Zehra Öğüt
breitling chronographe etanche 50m a68062 no 1111 price omega dark side of the moon copy uk replica watches steve mcqueen watch auction tag heuer carrera calibre 16 leather strap replica watches uk omega seamaster nato strap rado first copy watches in ahmedabad swiss replica watches hello rolex reviews rado tan boots fake watches
İLİMYURDU Yayıncılık ve Eğitim Hiz. Ltd. Şti.
Adres : Molla Gurani Mah. Akkoyunlu Sk.
            No: 36 Fındıkzade Fatih / İstanbul
Tel      : 0212 533 05 35
Mail    : info@yetkindusunce.com
Tüm Hakları İlim Yurdu Yayıncılık’a aittir. Kaynak belirtilmeden hiçbir içerik kopyalanamaz. | Tasarım & Yazılım: Dizayn Sanat