“Kripto sektörlerde alım satım amaçlı kullanılması için gerekli güveni vermedi.”
Sayı:18 / PARA tarihten geleceğe bütün yönleriyle - Söyleşi
Çetin Kaya Koç
Bu sayımızın ikinci konuğu, Çetin Kaya Koç bey. Lisansüstü eğitimini ABD’de tamamlayan Profesör Koç, çeşitli üniversitelerde öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Koç, şimdilerde Koç Lab isimli araştırma merkezinde doktora ve doktora-sonrası araştırmacıların çalışmalarını yönetmektedir. Temel ilgi alanları kriptografik mühendislik, kriptografi için algoritmalar ve mimariler, bilgisayar aritmetiği ve sonlu alanlar, paralel cebirsel hesaplama, ağ (network) güvenliği olan Profesör Koç; aralarında INTEL, Samsung ve RSA Security’nin de bulunduğu birçok şirketin danışmanlığını yapmakta.
“Kripto sektörlerde alım satım amaçlı kullanılması için gerekli güveni vermedi.”
Hocam, öncelikle hoş geldiniz. Klasik soruyu sorarak başlamak istiyorum: Kripto para nedir ve hangi değişiklikler kripto parayı gündemimize dahil etmiştir?
ÇETİN KAYA KOÇ HOCA İLE KRİPTO PARA ÜZERİNE SÖYLEŞİ
Konu oldukça karmaşık, bir yönüyle finansla ilgili, bir yönüyle kripto para teknolojisiyle ilgili, ama bir de ortada sosyoloji var, birtakım insanların davranış biçimi var. Yani o sosyolojinin davranış biçimi resmen bu bağı yok etti. Yani kripto para, sosyolojinin nedeniyle fiyat paraya dönüşemedi. Belki de hiçbir zaman dönüşemeyecek.
Bu sayımızın ikinci konuğu, Çetin Kaya Koç bey. Lisansüstü eğitimini ABD’de tamamlayan Profesör Koç, çeşitli üniversitelerde öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Koç, şimdilerde Koç Lab isimli araştırma merkezinde doktora ve doktora-sonrası araştırmacıların çalışmalarını yönetmektedir. Temel ilgi alanları kriptografik mühendislik, kriptografi için algoritmalar ve mimariler, bilgisayar aritmetiği ve sonlu alanlar, paralel cebirsel hesaplama, ağ (network) güvenliği olan Profesör Koç; aralarında INTEL, Samsung ve RSA Security’nin de bulunduğu birçok şirketin danışmanlığını yapmakta.
“Kripto sektörlerde alım satım amaçlı kullanılması için gerekli güveni vermedi.”
Hocam, öncelikle hoş geldiniz. Klasik soruyu sorarak başlamak istiyorum: Kripto para nedir ve hangi değişiklikler kripto parayı gündemimize dahil etmiştir?
Tabii önce bir protokol, bir teknoloji, bir çeşit ortak çalışma, bir participation olgusudur. Ortada herkesin ulaşabileceği, herkesin okuyabileceği bir muhasebe defteri var. Bu muhasebe defterine yazılıyor her sayfaya birtakım işlemler, bir sayfa bitince öbür sayfaya geçiliyor. Muhasebe defterinden bir sayfayı söküp çıkarmak, atmak, yırtmak mümkün değil. Bütün muhasebe defteri yok edilebilir mi? O da mümkün değil, çünkü en azından bu muhasebe defteri elektronik bir varlık olduğu için herkeste bir kopyası bulunabiliyor. Binlerce, milyonlarca insanda bir kopyası bulunduğu için bir kopyasının yok olması çok problem olmayabilir. O muhasebe defterine bir kayıt düşülüyor. O kayıt düşme işini yapan insanlara miner deniliyor. Bu kayıt tutanlar kayıt tuttukları için bir mükafata haiz oluyorlar, onlara bir miktar kendi adlarına kayıt yaratma imkanı tanınıyor. Her sayfayı bitirdiğinde mesela, diyelim ki 1/6 sayfa kendilerine bir hak geliyor. Onlar da o hakları kullanıyorlar, kendileri de o yere bir kayıt düşüyorlar. Kayıtta bir şahsın ismi yazmıyor, ama bir şahsın yaratmış olduğu adres denilen uzun, random gibi gözüken, ama aslında anlamlı sayılar üretiliyor. Tabii öyle çok sayı var. Azıcık düşünürsek mesela, 20 rakamlı sayıların sayısı 10 üzeri 20(10
20); 10 rakamlı sayılar bizi 10 milyona götürüyor. 10 milyon bu defa 100 milyona götürüyor, 100 milyon tane 20 rakamlı sayı var. Ama buradaki rakamların sayısı 60 tane. Yani 10
60; yani 10
10, 10 milyon defa, 10 milyon defa… 6 defa bunu söyleyin, çarpın, bu kadar çok üretilmiş olan adres var. Bu adreslerin aynı olma ihtimali yok, herkes kendi adreslerinin kaydını tutuyor. Orada düşülen kayıtlarda bir adresin ne kadar bir varlığı olduğuna dair bir kayıt düşülüyor adrese. Akabinde o adresteki o şahıs, o adresin sahibi olan şahıs o kaydı değiştirme hakkına sahip. Mesela kendine verilen hakkın bir kısmını başka birisine bir şekilde verebiliyor; verip karşısında fiziksel bir varlık, para da alabiliyor; verip karşısında başka bir kripto varlık, başka bir protokolden başka bir para alabiliyor. Bunlar gittikçe güçleşen protokoller ama en kolayı para verip almak, dolayısıyla böyle bir altyapı kuruldu. Şimdi bu kayıt ortada, yani isimlerimiz yazılıyor. Önemli olan ben o kripto parayla bir sürü şey yapabilirim. Kripto varlıkları, hani sanal varlıkları alabilirim, mesela sanal bir kitap alabilirim, sanal bir hizmet alabilirim vs. Ama fiziksel bir hizmet aldığımda fiziksel bir para, bir hükümet tarafından garanti altına alınmış bir para verildiği zaman, o zaman birdenbire konu değişiyor. Zaten ilk başta da bunlar Amerikan doları cinsinden birkaç sentti. Yani bir kripto varlığın değeri birkaç sentti, ama Güney Kıbrıs’taki birtakım finansal problemler yüzünden Güney Kıbrıslılar, ki biliyorsunuz çok fazla kumarbaz bir ekip var orada, onlar Güney Kıbrıs parasını satıp kripto varlıklara çevirmeye başladılar. O zaman arttı, yani birkaç sentten birkaç dolara çıktı. Birkaç dolara çıkınca finans dünyasında şöyle bir kural vardır: Belli bir eşik vardır, bir emtia o eşiği geçmişse hemen dikkatlerini çeker ki başkaları da gelip yatırım yapar, yani satın alır. Böylelikle önlenemez bir yükselişe geçti. İlk başta nasıl başladı, niçin başladığı gibi konular o kadar önemli değil; önemli olan başladıktan sonra nasıl kullanıldığı. Bir süre sonra 3-5 dolar, 10 dolara filan çıktığında birtakım devletlerin gizli servisleri bunları kara para aklama, kara para aktarmak gibi amaçlarla kullandılar. Eminim aynı şekilde uyuşturucu ticaretinde olan özel şahıslar, özel şirketler de bunu kullandılar. Yangına benzinle gittiler ve büyüme gittikçe hızlandı ve böyle 300-500 dolara kadar filan çıktı. Kriptonun şöyle bir özelliği daha var: Kayıt düşme olayı her geçen gün, diyelim ki 3-6 ayda bir, daha da zorlaşıyor. Yani kayıt düşmek için daha çok uğraşmak gerekiyor. Kayda düşebilmek için elinize kalem alıp yazmanız değil de birtakım hesaplamaları yapmanız gerekiyor. O hesaplamalar için bilgisayarlar gerekiyor, elektrik harcanıyor. Bu protokolün bir özelliği var, bitcoin protokolünün kaydını düşmek zaman geçtikçe zorlaşıyor.
Kayıt düşme dediğiniz, madencilik denilen şey mi Hocam?
Evet, yani kayıt düşme işini madenciler yapıyor. Bu madenciler birtakım matematiksel işlemleri yapmak zorunda, bilgisayar üzerinde birtakım matematiksel fonksiyonları koşturmak zorunda ve ilk başlarda az iş yapıp çok ödül alıyorlardı; gittikçe daha çok iş yapıp daha az mükafat, zaman içerisinde daha da az ödül almaya başladılar. Şu anda öyle bir hale geldik ki, birileri hesaplamıştı, bir kayıt düşmenin maliyeti 45-50 milyona falan çıkmıştı; o kadar çok elektrik harcamanız lazım ki kayda düşebilesin. Bunun mükafatı da böyle 1, 2, 3 kripto varlık; 2-3 bitcoin, yani para kazanıyorsunuz aslında ama fiyatı yükseldikçe para kazanmak da güçleşiyor. Ondan sonra işte bir ponzi mekanizması olduğu yönündeki tartışmalar başlıyor, ama ana protokol böyle çalışıyor.
Peki Hocam, bu muhasebe defterinin açık olması kripto paranın merkezsiz oluşu anlamına geliyor anladığım kadarıyla.
Evet aynen, açık olması ve her yerde kopyasının olabilmesiyle siz bile kendinize bir cüzdan, bitcoin cüzdan oluşturduğunuzda, bir yazılımı tedarik ederek bilgisayarınıza kurduğunuzda birkaç gün içerisinde bütün o muhasebe defterinin bir kopyası sizde de oluyor. Siz sadece görüyorsunuz, ama madenci olunca yazma hakkınız oluyor.
Peki Hocam, bu merkezsiz oluşla bildiğimiz, alışık olduğumuz ulus devletin mantığı birbiriyle çelişmekte midir?
Tabii ki evet, en azından ilk başlarda öyle, ama çok meşhur bir deyim vardır: Tabiat boşluktan nefret eder. Tabii orada merkez olmaması birtakım insanların ilgisini çekti. Parası olanlar elektrik santralleri satın aldılar, bu işin içine girdiler. Bir anlamda merkezler yarattılar. Aslında şu anda merkezin olmadığını iddia etmek zor.
Kripto parada da merkezler söz konusu, öyle mi?
Bir merkez değil, ama yeteri kadar etkin kişiler bir üstünlük sağlamış durumda.
Bu üstünlük, spekülasyonlarla kendini gösteriyor bir açıdan da muhtemelen.
Tabii, sistemi istismar ediyorlar. Ne yapıyorlar? Ellerindekilerini hızlı bir şekilde yüksek miktarda satıyorlar, ama ellerinde o kadar çok kripto para var ki; yani düşmeye başladığında hepsini satmıyorlar; satsa satsa mesela, 1/5’ini satıyor, 1/10’unu satıyor; kripto para düşüyor mesela, o zaman almaya başlıyor.
Tabii bu konuşma kaçınılmaz olarak Elon Musk’ı akla getiriyor...
Onun bu işin içerisinde olması için bir elektrik santraline sahip olması veya bir grupla birlikte bir santrale sahip olması ve madencilik grubu içinde olması gerekir. Öyle bir şey henüz ortada değil, yani öyle birisi değil. O daha başka tür bir manipülasyon yapmış olabilir, yaptı demiyorum. Yani daha önce satın aldığı birtakım başka paralara dikkat çekmek gibi… Çünkü şimdi sistem karıştı, bir tek bitcoin yok. Birtakım insanlar da spekülasyonu oraya dağıtmaya başladılar. O bütün spekülasyonlar artık bildiğimiz standart, işte borsadan A hissesini çok al, sonra al-sat filan; böyle hani klasik borsa mantığı yani borsa spekülasyonuyla bu farklı; bitcoin spekülasyonu tam manasıyla spekülasyondan da öte diyelim ki o madenci networkunun hakimiyetinden ibaret. Şimdi denilebilir ki borsada da geçerli. Denebilir ama mesela ben yıllardır Amerika’da yaşıyorum. Ben size şunu söyleyebilirim: Amerikan milletinin orta sınıf ve üstünün emekliliği borsadadır. İnsanlar borsadan para kazanıyor. Birçok kişi şu anda benim yaşımda, benden 10 yaş filan büyük arkadaşlarım var, emekli oldular. Mesela onlara soruyorum: Nedir bu borsadan kazançlar? Çünkü sürekli her ay oraya paralarını koydular. Yani diyor ki şu anda üniversiteden aldığım maaşın bir buçuk katını emekliliğimden alıyorum. Yani borsa manipüle ediliyor ama bunlar biraz daha az açık şeyler; Bitcoin’in ise manipüle edildiği kesin. Bitcoin şöyle olmayacak: Şu andan itibaren bitcoin alalım, emekliyken bitcoin bize maaş versin. Böyle bir yapısı yok. Bitcoin sürekli bir şekilde çok fazla yükselebilecek, çok fazla düşecek. Dolayısıyla girip çıkmalarla ve bir de aracı olmadıktan sonra kazanç da yok. Bu bitcoin’in bir temettüsü yok, faizi yok, vesaire… Dolayısıyla bitcoin’den kazanç elde etmek zor yani, hep örnekler gösteriliyor. İşte ben 100 dolar almıştım, ben 500 dolar almıştım... 0.01 bitcoin’i benim öğrencim bana bitcoin 500 dolarken hediye etmişti, hâlâ duruyor 0.01 bitcoin’im; yani bugünün parası 190 dolar, yani ben şimdi para kazandım mı? Ben kendim almış olsaydım şu ana kadar çoktan çalınmıştı. Çünkü ben çok işin içinde ta baştan geldim. O zamanlar bu exchange’ler o kadar güvenli değildi, yani hiçbiri güvenli değildi. Bir sürü exchange vardı -bitcoin alınıp satılan yerler- bunlardan 50 tane vardı, 50’si de problemliydi. Bugün hiç olmazsa 3-5 tanesi problemli değil, ama mesela ben Çin kaynaklara hiç güvenmiyorum açıkçası.
Hocam, güvenlikle ilgili konuşmanızı devam ettirsek bildiğimiz parada sahte para gibi var, bildiğiniz gibi. Yani klasik diyebileceğimiz sorunlar, kripto parada dolandırıcılık veya güven sorunlarının kaynakları ve etkileme potansiyeli nedir?
En büyük problem exchange’in sahiplerinin parayı alıp kaçması, bitcoin’leri alıp kaçması. Yani sabahleyin bankaya gidiyorsunuz, banka kapalı, sahipleri ortada yok. En büyük problem bu, bunu exchange’in sahipleri yapıyor ve çok yaptılar. Şu anda bir tanesi mesela -çok güçlü bir tanesi- Japonya’da hapishanede, en çok böylesi oluyor. Bu yakın zamanda olanlar böyle.
Borsa dediklerimizin dükkanı kapatıp gitmesi, değil mi Hocam?
Evet, yani sabahleyin geliyorsunuz, orası açık değil. Artık hesabınıza ulaşamıyorsunuz, ulaştığınız hesapta sizin varlıklarınız orada artık gözükmüyor, vesaire. Yani bunlar sistemi resmen göz göre göre çalıyorlar. Birinci problem bu, bunu önlemek bayağı güç. Amerika’da Security & Exchange Commission isimli bir komisyon var, Türkiye’deki karşılığı SPK (Sermaye Piyasası Kurulu), artık bunu düzenlemeye çalışıyor. Güvenilecek bir borsa yaratmaya çalışıyor; vergi alınması karşılığında güvenliği sağlıyor, ama hâlâ orada sigorta yok. Bu birinci problem, ikincisi kullanıcılar birbirlerini hack ediyorlar. Bu daha çok oluyor veya başka hackerlar kullanıcıları hack ediyor. O da ikinci bir problem.
Cüzdanların hacklenmesi mi Hocam?
Cüzdanların hacklenmesi, direkt o passwordların çalınması gibi; bunlar çok zor şeyler değil, oldukça kolay şeyler. Nasıl sizin Twitter hesabınızı çalıyorlarsa bunu da öyle çalıyorlar. Siz oraya girmek için bir name buluyorsunuz; işte köpeğiniz, yok doğum tarihinizi vs. içeren bir şifre yaratıyorsunuz. Ondan sonra bulup giriyor şifreyi, sizin paralarınızı başka yere aktarıyor. Bir üçüncü bir problem, daha çok sistemik bir problem, her bir kripto para sistemi bir şekilde başkalarına dayanıyor. Hepsi de gidip bitcoine ve eterium’a dayanıyor. İki tane böyle ana sistem var. Oradaki dayanma sisteminde hatalı bir formül olabiliyor. Yakın bir zamanda o oldu mesela, o hatalı formül nedeniyle insanlar ürküp hızlı bir şekilde satıp bitcoin’in, yani o kripto paranın değerini sıfıra indirebiliyor. Mesela bir dedikodu çıkarılıyor, şimdi BDDK var daha zor böyle şeyler yapmak, ama eskiden öyle şeyler daha kolaydı. Bir dedikodu çıkarılıyor, x bankası batıyor. Herkes parasını çektiği için o banka zaten batıyor, dedikodu yerine gelmiş oluyor. Bir başka problem işte sistemik problemler, üç ana problem oluyor.
Peki Hocam, ABD örneğinde olduğu gibi kripto teknolojinin, kendisini merkezsizlik olarak öne çıkartan bir olgunun bir ülkenin garantisine girmesi, onun o devrimsel özelliğini aşındırmıyor mu, bu kripto paranın sıradan bir emtiaya dönüşmesi anlamına gelmiyor mu?
İnsanlar burayı yanlış anlıyor. Türkiye diyor ki işte Merkez Bankası kendi kripto parasını çıkaracak. Merkez Bankasının çıkardığı gün zaten o kripto para olmuyor. O ne oluyor, biliyor musunuz? Merkez Bankasının sanal parası oluyor. Benim maaşım sanal bir şekilde geliyor İş Bankası’na, ben de kredi kartıyla sanal bir şekilde harcıyorum. Yani ayda 1000 lira maaşımdan nakit çekmiyorum ben, bazen 500 lira bütün ay boyunca harcamıyorum. Yani ne bileyim, çok özel durumlarda nakit harcıyorum. Zaten bir sanal para var yani, Türkiye’de ve dünyanın her yerinde var. Dolayısıyla bunun merkez bankasının sanal parasının olması onun kripto para olduğu anlamına gelmez. Kripto para olabilmesi için ortak bir muhasebe defteri ve herkese açık, hiçbir kimse tarafından manipüle edilemeyen, en azından görünüşte manipüle edilemeyen bir muhasebe defterinin olması lazım. Yani Merkez Bankası defteri elinde tuttuğu anda o artık Türk Lirasıdır, nokta. Tamamen güvenirim, Türk Lirasına ne kadar güveniyorsam buna da güvenirim.
Ama bu durumda kripto paranın o iddia edilen anlamı yok gibi Hocam.
Kripto paranın bir özelliği de cross-border olabilmesi; yani en azından teoride kripto parayı ben Türkiye’de iş yapan exchange’dan alıp başka bir ülkedeki, Venezuela’daki iş yapan başka bir exchange’da yaratmış olduğum adrese gönderebilirim. Mesela yakın zamanda Boston ticaret ataşemizle konuşmuştum. Türkiye çok ihracat yapıyor, üç tane faktör karşılarına çıkıyor: 1. Türkiye’deki para kaynağı banka, 2. Alıcı veya gönderilen ülkedeki para kaynağı banka, 3. Navlun, yani transportasyon şirketinin bankası. Üç banka arasında para akması lazım. Buradan buraya gidecek, buradan buraya gidecek; yani bu paraların transferleri standart EFT, havale gibi metotlarla çok pahalıya mal oluyor.
Peki Hocam, ben tekrar Elon Musk’a dönmek istiyorum. Son yılların ürünü diyebileceğimiz bir sima, farklı teknoloji şirketleri var ve uzun zamandır da kripto paralarla ilgili. Ben bu minvalde onun üzerinden şunu sormak istiyorum: Kripto teknolojisi para dışında ne tür paydaşlara sahip veya halihazırda böyle bir durum var mı?
Prensip olarak aslında kripto para en çok enformasyon teknolojisi dediğimiz sektörün işine yaradı. Mesela ödemeleri de oradan yapabilirsiniz, danışmanlık ücretlerini oradan alabilirsiniz. Bir sürü işler daha kolay, bunları parayla halletmek daha güç, araya bankayı sokmanız lazım. Bankayı soktuğunuzda bankanın yüzdesi gündeme geliyor. Onu vermek istemiyorsunuz, vesaire. Kripto paranın böyle faydası var.
Musk, bir aralar ben Tesla’yı bitcoine satayım gibi bir şeyler dedi. Aslında bunu herkes düşünüyordu. Daha 2013 yılında Amazon, bitcoinle satmak istedi; ama problem şu ki para stabil değil. Yani para bugünden yarına belki stabil, 100 lira yüzde yarım değişiyor, ama iki üç ay içinde iki katına çıkıyor, üç katına çıkıyor, sonra tekrar 1/5’e bölünüyor. Böyle bir durumda bunun fiziksel metayı alıp satması çok güç. Onun da yaşadığı güçlük oydu. Yani özellikle belli sektörlerde kripto paranın etkinliği yok. Kripto başka amaçla başka sektörlerde alım satım amaçlı kullanılması için gerekli güveni vermedi. Bunun nedeni yüksek spekülasyon; yüksek spekülasyonun nedeni hepimiziz, herkes spekülasyona girdi. Yani Van’a gidiyorum, devlet memurları kripto para almışlar. Anlatabiliyor muyum? Sonuçta hepimiz suçluyuz bu işte, millet olarak da, başka milletler de aynı şekilde. Yüksek spekülasyon onu iyi, stabil bir değiş tokuş aracı olarak kullanmamıza engel, olay bundan ibaret.
Peki Hocam, bir vakit bu TOGG araba projesiyle ilgili bir tür ilan gibi bir şey görmüştüm. Anladığım kadarıyla o Eterium veya benzeri projelerde tecrübesi olan insanları aradıklarını söylüyorlardı yazılım bağlamında. Bir arabayla bir kripto teknolojisini bir araya getiren şey nedir Hocam? Araba teknolojisinin kendisinde kullanılacak olan bir uzmanlık gibiydi anladığım kadarıyla.
Uzmanlık değil. Şimdi bakın, nedir kripto para? 1. Mining metoduyla kayıt tutma, yeni kayıt yaratma, 2. Exchange. Yani bunun dışında bir teknoloji yok.
Mesela Hocam, diyelim ki hard disk, CD, USB bellek, bunların kapasite ve işlev hızları birbirinden çok farklı; yani kripto teknolojisi bu ivmeyi etkileyecek herhangi bir şey sunmuyor mu, bir vaadi yok mu?
Kripto teknolojisi genel bir terim, yani kripto para teknolojisi dersen yok. Kripto teknolojisi bambaşka bir şey, kripto teknolojisi haberleşme güvenliği sağlıyor. Kripto teknolojisinin kripto para teknolojisiyle bir alakası yok. İçerisinde dijital signature dediğimiz bir kripto teknolojisi olduğu için adı kripto kaldı. Yoksa aslında beni rahatsız ediyor. Ben 30 yıllık kripto grafiğiyle uğraşan bir insanım, kripto grafiğin ne olduğunu bilmeyen dekanlar varken okulun hademesi kripto parayla ilgili benim bir alakamın olup olmadığını soruyor, anlatabiliyor muyum? Şimdi kripto teknolojisi başka, kripto para teknolojisi başka. Kripto paranın teknolojisi de yok aslında, kayıt yaratma ve tutma teknoloji mi? Belki 200 milyar kayıt var. 200 milyar kaydı bir yerden bir yere aktarmak bile bazen saatler alıyor. Bu bir teknoloji mi? Yani pek sayılmaz.
Çok teşekkürler. Peki kripto paranın çevresel etkilerini konuşmak gerekirse neler söylemek istersiniz?
İlk başta buna çok dikkat çektik. 2016-2017’de ben de dahil birkaç hoca yazılar yazdık. İş çığırından çıkıyor. Şu anda o parayı, o elektriği israf ediyoruz. Şu anda Amerika’nın kullandığı elektriğin yarısını israf ediyoruz kripto para için, israf etmesek ne olur? Daha iyi olur, çünkü o zaman elektrik fiyatları düşer, klimalarımız çalışır, vesaire. Şu anda israf ediyoruz. Ona bakarsan yiyeceği de israf ediyoruz. İnsanoğlu arsız yani, olmadığı zaman ağlıyor, olduğu zaman da israf ediyor. Ciddi bir israf var.
Çok teşekkürler Hocam. Son sorum şu olacaktı: Modern devletle kripto arasındaki ilişki gelecekte nasıl şekillenebilir?
Bu işler başladığında Amerika’da, özellikle Avrupa, diğer ülkelerde de onları taklit eden kripto punk diye bir hareket var. Bunlar bu konu başladığında “Artık kendi paramız var, biz devletlere bağımlı değiliz, olmayacağız. Devletlerden daha güçlü olacağız. Devletler bizden güçlü olamayacak, bize istedikleri zaman istedikleri şeyi yaptıramayacak.” şeklinde manifestoları vardı. Yavaş yavaş bu manifestoyu terk ettiler. Çünkü dediğim gibi tabiat boşluktan nefret ediyor. Onların hiç kimsenin manipüle etmediğini, edemeyeceğini sandıkları sistem birtakım koalisyonlarla manipüle ediliyor şu anda. Şu anda bitcoin’in yüzde 80’i, yüzde 8’in elinde. Şimdi sen bunun manipüle edilmeyeceğini, hâlâ bağımsız olduğunu düşünüyorsan hayal kuruyorsun. Daha doğrusu kimse hayal kurmuyor, hatta eterium’un başındaki çocuk bile
“Bir gün kripto paranın bir ülke parası gibi olacağını hayal etmemiz, fiat money olmasını hayal etmemiz çok saçma.” dedi. Sonuçta akılları başlarına geldi. Tabii konu oldukça karmaşık; bir yönüyle finansla ilgili, bir yönüyle kripto para teknolojisiyle ilgili; ama bir de ortada sosyoloji var, birtakım insanların davranış biçimi var. Yani o sosyolojinin davranış biçimi resmen bu bağı yok etti. Yani kripto para, sosyolojinin nedeniyle fiyat paraya dönüşemedi. Belki de hiçbir zaman dönüşemeyecek.
Çok teşekkürler Hocam. Güncel ve bir o kadar da dikkatlerin üzerine kesildiği bir konuda kapsamlı bir söyleşi oldu.
Rica ederim.