Muhafazakar Endişe: Aile
Sayı:22 / AİLE / Kurumsal, Kuramsal, kavramsal; bütün yönüyl - Kitap Kritikleri
Yelda Yılmaz
Gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde ailenin yapısına ve konumuna ilişkin muhafazakârlar arasında derin bir endişe mevcuttur. Bu çalışmada, özellikle Türkiye’de hüküm süren bu muhafazakâr endişenin haklı bir endişe olup olmadığı değerlendirilmek istenmiştir. Bu durumu anlamak için aile kurumunun nasıl konumlandırıldığı ve temellendirildiğini saptamak önem arz etmektedir. İslami çerçevede “aile”yi ele almak, sosyolojik olarak toplumsal kurumlardan olan aile ile din arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi esasına dayanmaktadır. Nitekim aileyi kavramak ve izah etmek için din kurumunun bir çıkış noktası olduğu; İslami değerlerin, normların, kültürel - çevresel bağlamlar içerisinde mesajlar sunan Kur’an’ın aileyi düzenleyici bir mekanizma üstlendiği görülmektedir. Kitabın önsözünde yer alan ifadeler yazının kapsamını ve yazarın konuya yaklaşımını özetler mahiyettedir:
Gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde ailenin yapısına ve konumuna ilişkin muhafazakârlar arasında derin bir endişe mevcuttur. Bu çalışmada, özellikle Türkiye’de hüküm süren bu muhafazakâr endişenin haklı bir endişe olup olmadığı değerlendirilmek istenmiştir. Bu durumu anlamak için aile kurumunun nasıl konumlandırıldığı ve temellendirildiğini saptamak önem arz etmektedir. İslami çerçevede “aile”yi ele almak, sosyolojik olarak toplumsal kurumlardan olan aile ile din arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi esasına dayanmaktadır. Nitekim aileyi kavramak ve izah etmek için din kurumunun bir çıkış noktası olduğu; İslami değerlerin, normların, kültürel - çevresel bağlamlar içerisinde mesajlar sunan Kur’an’ın aileyi düzenleyici bir mekanizma üstlendiği görülmektedir. Kitabın önsözünde yer alan ifadeler yazının kapsamını ve yazarın konuya yaklaşımını özetler mahiyettedir:
“‘Müslüman Aile’ çalışması, sadece çözümleme ve tespitlerin yapıldığı geleneksel bir sosyolojik çalışma değildir. Aynı zamanda eleştirel ve normatif boyutları da olan değerlendirici bir çalışmadır. Yazar, aile sorunları karşısında bir pozisyon almakta; bilinen politik ve dini ezberleri tartışmaya açmaktadır.”
Aileyi dini perspektiften ele alarak bir akış içerisinde açıklayan Prof. Dr. Kadir CANATAN, “Muhafazakâr Endişe: Aile - Kuramsal, Tarihsel ve Çağdaş Bir Yorum ” adlı kitabını belirtilen görüşler aracılığıyla, toplam iki ana bölüm etrafında şekillendirmiştir. Bu bölümlerden ilki olan
İslam Açısından Aile (Teorik ve Tarihsel Tecrübe) başlığı ile İslamiyet çerçevesinde ailenin temel yapısal özelliklerini ve deneyimlediği sosyo-ekonomik sorunları teorik bir zemin ve tarihsel bir bağlamda aktarmıştır. Bölüm sonunda ise İslamiyet’in geleneksel Arap aileleri üzerinde yarattığı dönüşümü açıklamıştır.
Çağımızda Müslüman Aile (Toplumsal Pratik) isimli ikinci bölümde ise, çağdaş Türk toplumu dönemi içerisinde Müslüman ailelerin geçirdiği değişim ve dönüşüm pratiklerini İslami değerler, normlar ve ilkeler ışında değerlendirmiş; benzer şekilde yaşanılan kritik sorunları dile getirmiştir. Yazar tarafından çalışmanın temelinde aile kurumunun geçirdiği değişimin gerçekten de bir endişe kaynağı olup olmadığı tartışılmıştır. Günümüz Müslüman toplumlarında ailenin konumunun teorik ve tarihsel düzlemde nasıl bir yer teşkil ettiği ve nasıl bir forma evrildiği değerlendirilmiştir.
Sonuç bölümünde, çağdaş Müslüman ailelerin ciddi bir kriz içerisinde olduğu kanısına ulaşan Canatan, kaleme aldığı kitabında Müslüman ailelerin yaşadıkları krizi on beş temel gösterge etrafında okuyuculara aktarmıştır. Bu göstergeler; aile büyüklüğü ve türleri, nikah biçimleri, ideal evlilik ve aile, poligami, akraba evliliği, tanışma biçimi ve eş seçimi, evlilik yaşı, mehir veya başlık geleneği, cinsellik, otorite ve iş bölümü, haklar ve sorumluluklar, ailevi anlaşmazlıklar, anne-baba ve çocuklar, boşanma ve miras olarak ifade edilmiştir. Belirtilen göstergeler ışığında bireylerin tanışma ve eş seçiminde zorluklar yaşadığı, evlilik yaşının yükseldiği, boşanma oranın arttığı, kadınların mehir hakkından yoksun bırakıldığı, cinselliğin tabulaştırıldığı, ailenin özerkliğini yitirerek çift bir otoriteye geçiş yapıldığı, kadın-erkek arasında hak ve sorumluluk dengesinin sağlanamadığı, ailevi problemlerin artarak uygun çözüm yöntemlerinin üretilemediği ve kuşaklararası dayanışmanın azalarak anlaşmazlıkların arttığına yönelik ortak bir kanaat oluşmuştur. Çağdaş Müslüman ailelerin kritik sorunlarla mücadele etmek durumunda kaldığı vurgulanmıştır.
Yaşanılan sorunlar ışığında günümüzdeki ailelerin deneyimlediği muhafazakâr endişelerin haksız bir endişe olmadığını söylemek mümkündür. Nitekim çağdaş Müslüman aileler yaşam döngüleri içerisinde kolektive anlayışından bireyselliğe doğru evrilerek birçok farklı sorunla mücadele etmek durumundadır. Mevcut sorunların çözümü noktasında başta eğitim kurumları olmak üzere medya, siyaset, kamu kurumları ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının sorumluluk üstlenmeleri gerekmektedir. Gelecek dönemlerde planlanacak olan uygulamalar bilhassa multi-disipliner araştırmaların ve bilimsel tartışmaların nihai sonuçlarına paralel bir şekilde yürütülmelidir.